buruş buruş ne demek?
- Çok buruşmuş. Yıpranmış
Dudakları büzüldü, buruş buruş oldu.
T. Buğra - Çok buruşmuş bir biçimde.
- Badly wrinkled.
çok
- Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı
- Aşırı bir biçimde
- Galore.
- Great.
- Handsome.
- Infinite.
- Like blazes.
- Perfectly.
- Power of.
- Profu.
buruş buruş
- Çok buruşmuş.
buruş
- Haddeleme sırasında, genellikle eşit olmayan soğuma sonucu oluşan, inişli çıkışlı görünüşte yüzey kusuru.
- Shrivel.
- Buckle.
- Boucle
buruş
- Haddeleme sırasında, genellikle eşit olmayan soğuma sonucu oluşan, inişli çıkışlı görünüşte yüzey kusuru.
- Shrivel.
- Buckle.
- Boucle