buruşmuş şey ne demek?
- Rumple
rumple
- Karman çorman etmek
- Kırıştırmak, dağıtmak
- Buruşturmak
- Örselemek
- Karmakarışık etmek
- Buruşmuş şey
- Kırışık, buruşukluk.
buruşma
- Buruşmak işi.
- Saç, levha ya da şerit yüzeylerin, iç ya da dış gerilimlerin değişik yerlerde başkalıklı olarak etkilemesiyle engebeli duruma geçmesi.
- Corrugation.
- Creasing.
- Buckling.
- Flambage
buruşmak
- Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar olmak
- Ağızda kekrelik duymak.
- Tiksinmek, hoşlanmamak
- Contort.
- Crease.
- Crinkle.
- Crumple.
- Ruck.
- Shrivel.
- To crumple.
şey
- Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, genellikle belirsiz anlamda söylenen bir söz. Kararsızlık ifade biçimi.
- Nesne, madde
- Kararsızlık durumunda muhtelif sorulara cevap için tercih edilen bir ifade biçimi.
- (Günlük dilde) Herhangi bir düşünce konusunu göstermeğe yarayan belirsiz terim. (Felsefede) 1- Düşünen bilincin konusu olabilen, gerçekte var olmayıp da yalnızca düşünülmüş olan herşey. Bu anlamda: düşünce nesnesi = ens rationis. 2- Kişiye karşıt olarak: Bilinçten yoksun varlık. 3- Gerçek olan, bilincin dışında, kendi başına var olan tek nesne (ens reale). Böyle bir var olan, tek nesne olarak niteliklerin taşıyıcısı töz diye de anlaşılır. 4- Duyularla kavranabilen cisimsel nesne.
- Bk. nesne
- Stuff.
- Object.
- Matter.
- Article.
- Affair.