bulaşık bir ayak hastalığım var. ne demek?
- Foot: i've got a bad case of athlete's foot.
bulaşık
- Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
- İz, etki, kalıntı
- Bulaşmış olan.
- Düzensiz, karışık
- Yapışkan, sulu.
- Yabancı ve istenmiyen özdekleri, içinde ya da yüzeyinde bulunduran.
- Contaminated.
- Dishes.
- Dirty dishes.
- Contaminé
bulaşık adam
- Yolsuz, uygunsuz işler yapan, sataşma alışkanlığı olan kimse.
bir
- Sayıların ilki.
- Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı.
- Bu sayı kadar olan.
- Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı).
- Tek.
- Beraber.
- Eş, aynı, bir boyda.
- Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.
- Kuyu. (Osmanlıca'da yazılışı: bi'r)
- Yıldırım. Bulutdan buluta veya bulutdan yere elektrik boşanması.
ayak
- Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü.
- Bacak.
- Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri.
- Vücudun belden aşağı bölümü.
- Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi.
- Basamak.
- Fut.
- Futun küpü alınarak hesaplanan değer.
- Bk. üçayak
- (Türkiye'de) Bir ya da daha çok yapımcının, dağıtımcının yalnız kendi filmlerini oynatmak amacıyla bir mevsim boyunca kapattığı sinema ya da sinemalar topluluğu.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
bulaşıkbulaşık adambulaşık bezibulaşık çözeltibulaşık denizbulaşık deterjanıbulaşık eldivenibulaşık gemibulaşık işbulaşık kabıbulaşıcıbulaşıcı agalaksibulaşıcı bir hastalığım var.bulaşıcı bodurluk sendomubulaşıcı burun akıntısıbirbir abam var atarım, nerede olsam yatarımbir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardırbir açıdabir açida ilerlebir adama kırk gün ne dersen o olurbir ağaçta gül de biter, diken debir ağaçtan okluk da çıkar, bokluk dabir ağız dolusubir ağızdanbibi eyyi halbi gayri hakkın mal edinmebi hadbi haseb il verase