berbat etmek ne demek?
- Kötü duruma getirmek
Bu işi nasıl berbat ettinse gel yine öyle kendin temizle.
H. R. Gürpınar - Bozmak
- Spoil.
- Vitiate.
- To ruin.
- Balls up.
- Botch.
- Butcher.
- Foul up.
- Fuck up.
- To make a hash of it.
- To cause havoc.
- Screw up.
kötü
- İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, fena, iyi karşıtı.
- Zararlı, tehlikeli.
- Korku, endişe veren
- Hoşa gitmeyen.
- Kaba ve kırıcı
- Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan.
- İyi, gerekli niteliklere sahip olmayan (kimse).
- İstenilmeyen, gereksiz davranışları olan veya bu davranışlara eğilimli olan (kimse).
- İyinin karşıtı olan. 1- Değersiz bulmanın, kınamanın, ayıplamanın konusu olan her şey; istencin yasaya uygun bir biçimde karşı gelmeye ve elinden geldiğince değiştirmeye hakkı olduğu her şey. 2- Ahlâk değerlerine ve törel istence karşı olan her şey. Bu anlamda: a. Düzen bozucu ve yıkıcı olarak beliren şeyler, b. Olumsuzluk ve yadsıma ilkesi olarak beliren şeyler.
- Corrupt.
berbat et
- Botch up
berbat biçimde
- Atrociously.
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
berbat etberbat biçimdeberbat bir şekildeberbat bir şeyberbat halde olmakberbatberbat hissetmekberbat işberbat olmakberbat olmuşberbadberbarberbberber mucib i talepber vechber vech i balaberaetmeketmek yapmaketmeetme bulma dünyasıetme bulursun, inleme ölürsünetme bulursun, inleye inleye ölürsünetme eyleme