basın sözcüsü ne demek?
Press officer, press agent.
basın
- Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat
- Bu tür iş yerlerinde görevli kimselerin tümü.
- Düşüncelerin yazı veya resim yoluyla yayılması.
- Uydurma bir kelime olup "matbuat" yerine kullanılır. Gazete, mecmua gibi belli zamanlarda çıkan matbuatın hepsi.
The fourth estate.
Press.
Newspapers.
Fourth estate.
- Leğen; kase; yalak; havza, havuz; kara ile çevrili liman, koy
basın ahlak yasası
- Basının itibarını ve hürriyetini sağlayan kontrol sistemi.
Press code.
sözcü
- Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse
- Bir komisyonun verdiği kararların gerekçesini kaleme alıp genel kurul karşısında savunmakla görevlendirilen üye, raportör.
Spokeswoman.
Front.
Vocal proponent.
Voice.
Spokesman.
Announcer.
Rapporteur.
Mouthpiece.