bakıyor olmak ne demek?
- Front on to, have a frontage on.
bakıyye
- Kalan, artan, artık.
bakı
- Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye veya kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal şartlarını tespit eden durumu.
- Denetleme.
- Fal.
- Her yörede, özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye ya da kuzeye karşı konumunu belirleyen ve bu nedenle doğal koşullarını saptayan durumu.
- Ağlayan. (Osmanlıca'da yazılışı: bâkî)
- (C.: Buk'an) Medine şehrinde bir makbere yeri. (Osmanlıca'da yazılışı: bakî')
- Aspect.
- Fortune fal.
- Inspection teftiş.
- Exposition "topographique"
olmak
- Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak
- Gerçekleşmek veya yapılmak.
- Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak
- Bir şeyi elde etmek, edinmek
- Bir durumdan başka bir duruma geçmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak.
- Uygun düşmek, yerinde görülmek.
- Yetişmek, olgunlaşmak.
- Happen.
- Become.