büyütme ne demek?
- Büyütmek işi.
- Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse.
- Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı.
- İncelenen örneğin büyüklüğü ile mikroskopta elde edilen görüntünün büyüklüğü arasındaki oran. Magnifikasyon.
- Extension.
- Hyperbole.
- Foster child.
- Upsizing.
- Blow up.
- Amplification.
- Augmentation.
- Bringing up.
- Overstatement.
- Scale up.
- Aggrandizement.
- Magnification.
- Enlargement.
- Exaggeration.
- Magnifié
büyütmek
- Büyük duruma getirmek, genişletmek.
- Yetiştirmek, bakmak
- Abartmak, mübalağa etmek
- To bring up.
- Bulk.
- Heighten.
- Increase.
- Overplay.
- Put it on.
- Spread it thick.
büyütme faktörleri
- Besi sırasında canlı ağırlık artışı ve yemden yararlanmayı iyileştirmek için yemlere katılan maddeler.
- Growth factors.
büyütme gücü
- Magnifying power.