ağız açmak ne demek?
- Konuşmaya başlamak
- Kesici aletleri keskin duruma getirmek
- Ağır sözler söylemeye başlamak
- Azarlamak, paylamak
Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım.
M. Ş. Esendal - Alık alık bakmak
ağız açıklığı
- Ağız boşluğuna girilen açıklık.
- Ağız boşluğuna girilen açıklık.
- Mouth opening.
- Mundöffhung
- Orifice buccal
- Os: ağız
ağız açınığı
- Bak, Arı açınık.
açmak
- Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek
- Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak
- Engeli kaldırmak.
- Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak
- Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak.
- Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak.
- Çevresini genişletmek.
- Birbirinden uzaklaştırmak.
- Almacı çalıştırmak için düğmeye basmak ya da düğmeyi çevirmek.
- Offer.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
ağız açıklığıağız açınığıağız açısıağız açısı atardamarıağız açtırmamakağızağız ağızaağız ağıza vermekağız alanıağız alışkanlığıağıağı ağacıağı bakısıağı balıkçılığıağı çiçeğiaçmakaçmaaçma banyosuaçma düğmesiaçma kapamaaçma kapama belirteciaçaç acınaaç açaç aç ile yatınca arada dilenci doğaraç açık kalmak