üzüntü vermek ne demek?
- Tedirginlik yaratmak, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmak: Üzüntü versin diye ara sıra uydurduğu yalanların tesiri altında kalmıştım. -R. H. Karay.
üzüntü cefa
- Thorn
üzüntü duymak
- Feel bad about, feel badly about.
vermek
- Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
- Bırakmak veya bağışlamak
- Ondan bilmek, atfetmek
- Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
- Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
- Herhangi bir duruma yol açmak
- Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak.
- Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek.
- Verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek
- Bring.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
üzüntü cefaüzüntü duymaküzüntü içinde kalmaküzüntü ile dökülen gözyaşlarıüzüntüüzüntüden bitmişüzüntüden saçını başını yolmaküzüntülüüzüntülü bir şekildeüzüntülü olmaküzünçüzünçlüüzünlemeüzücüüzücü bir şekildeüzücü duyguüzücü olayüzücü şeyvermekvermek istememekvermeverme aralığıverme durumuverme hedefiverme kaynağıverver kaçver yiyeyim, ört uyuyayım gözle, canım çıkmasınveraveracious