zoraki ne demek?
- İstemeyerek yapılan
Sinirli ve zoraki bir gülüşle güldü.
H. Taner - İstemeye istemeye, istemeyerek, zorla
Pek çok okuyucum bunu zoraki okumuştur.
B. Felek - Constrained.
- Far-fetched.
- Forced.
- Ghastly.
- Stiff.
- Strained.
- Studied.
- Forcedly.
- Contrived.
- Reluctantly.
- Under force.
- Compulsion or pressure.
- Doing sth against one's will.
- Scarce.
istemeyerek
- Unwillingly.
zoraki anlatmak
- Cough up.
zoraki dinleyiciler
- Captive audience