yuvasından fırlamak ne demek?
- Pop out.
pop
- Halkın arasında yaşayan motiflere, ögelere yer veren, onlardan yararlanan (kültür), popüler.
- Bas gitarda, telleri tınlatan elin genellikle işaret veya orta parmağı ile bir telin asılınması ve genellikle hemen ardından susturulması yöntemi.
- Hit a pop-fly; 'He popped out to shortstop'.
- Make a sharp explosive noise; 'The cork of the champagne bottle popped'.
- Fire a weapon with a loud explosive noise; 'The soldiers were popping'.
- Cause to make a sharp explosive sound; 'He popped the champagne bottle'.
- Appear suddenly or unexpectedly; 'The farm popped into view as we turned the corner'; 'He suddenly popped up out of nowhere'.
- Put or thrust suddenly and forcefully; 'pop the pizza into the microwave oven'; 'He popped the petit-four into his mouth'.
- Release suddenly; 'pop the clutch'.
- Hit or strike; 'He popped me on the head'.
yuvasından çıkarmak
- Rouse, beat.
yuvasına dönen güvercin
- Homing pigeon.
fırlamak
- Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak
- Yerinden oynayıp ileriye doğru çıkıntı yapmak.
- Fiyatı birdenbire yükselmek.
- Goggle.
- Dash.
- Hare.
- Hurtle.
- Jump.
- Plunge.
- Soar.