yoğun çalışma ne demek?
- Priming.
yoğun
- Hacmine oranla, ağırlığı çok olan, kesif.
- Koyu, kalın.
- Etkisi güçlü olan, ağır (koku vb.).
- Artmış, çoğalmış bir durumda olan.
- Dolu, sıkı, sıkışık, çok.
- Şişman, iri, tombul
- Kaba, kalın, iri (elek, iğne).
- Özgül ağırlığı yüksek olan.
- Özgül ağırlığı yüksek olan.
- Oylumuna oranla ağırlığı çok olan.
yoğun alıştırma
- Öğrenme süresi için verilen zamanı aralıksız alıştırmalarla doldurmak.
çalışma
- Çalışmak işi, emek, say
- Bir yapı elemanının yük altında biçim değiştirmesi, az veya çok zorlanması.
- Bünyesindeki suyun azalması veya çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi.
- Bilimsel ve sanatsal amaçlı ürün.
- Emekçinin düşünsel veya bedensel gücünü bir mal veya hizmet üretim sürecinde kullanması. krş. emek
- Belirli bir düzenin belirli bir güçle işletilmesine dayanan araçlarda, bu düzenin devinime geçmesi.
- Bünyesindeki suyun azalması ya da çoğalması sonucu ağacın biçim ve boyutlarının değişmesi.
- Bk. çalışma
- Çalışmanın yapısı, yapılan ölçümlerin seçimi ve onların sıklıkları d
- Oyuncuların ayaktopu oyununda gerekli olan kıvamı elde etmek ve korumak için gövdeleriyle ya da topla yaptıkları devinimler.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
yoğunyoğun alıştırmayoğun bakımyoğun besiyoğun betonyoğun biçimdeyoğun bilgisayaryoğun cisimcikleryoğun çekişmeyoğun deniz suyuyoğulumyoğulum yaratmayoğyoğalmayoğalmakyoğaltıcıyoğaltılmaçalışmaçalışma akımıçalışma alanıçalışma alışkanlığıçalışma artık çalışma tüzüğüçalışma ataşesiçalışma bakanlığıçalışma balkonuçalışma barışıçalışma belgesiçalışçalışa çalışa gidermekçalışabilirlikçalışabilirlik süresiçalışacak duruma getirmek