yeterli kanıt ne demek?
- Direct evidence.
direct
- Yöneltmek
- Yönlendirmek
- Yönetmek, idare etmek
- Direktif vermek, komuta etmek
- Emretmek
- Bkz. direkt
- Doğrudan doğruya, vasıtasız, araçsız
- İdare etmek, tanzim etmek
- Atfetmek
- Göstermek, aydınlatmak, irşat etmek, tevcih etmek, yöneltmek, çevirmek, doğrultmak
yeterli kalite
- Sufficient.
yeterli koşul
- ( ) ||Anl. yeter koşul. Krş.. gerekli koşul.
- Sufficient condition.
- Condition suffisante
kanıt
- Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz
- Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil.
- Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
- Bir davada, sav, savunma, ileri sürmenin doğruluğuna yargıcı, yargılığı inandırmak, kanı vermek için yargılama türesinin kullanılmasını, toplanılmasını uygun gördüğü yazılı belgelerin, sözlü işlemlerin tümü.
- Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
- Ümidi tamamen sönmüş. Ye'se düşmüş, ümitsiz, kederli, hüzünlü.
- Evidence, proof.
- Proof.
- Evidence.
- Argument.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
yeterli kaliteyeterli koşulyeterli beslenmeyeterli bilgiyeterli bulmakyeterli büyüklükyeterli çoğunlukyeterliyeterli değilyeterli derecedeyeterli derecede pişirilmemişyeterli derecede yapılmamışyeteryeter artıkyeter de artaryeter gibiyeter kikanıtkanıt ileri sürmekanıt isteyenkanıt niteliğinde sözkanıt olarak göstermekkanıt olmakanıt olmakkanıt oluşturankanıt türündenkanıta dayanankanıkanı ayaklıkanı bozukkanı çokkanı donmak