yargı önünde ne demek?
- In justice.
in
- Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk.
- Mağara.
- İnsan.
- Bkz. kovuk, mağara.
- Koyun pisliği
- (edat) içinde, -de, -da
- Lair.
- Cave.
- Hole.
- Burrow.
yargı özeti
- Ceza yargılama yöntemine göre duruşma sonunda sanığın yargılılığına, kurtulmasına, duruşmanın durdurulması ya da düşmesine ilişkin yargının bu temel noktaları belirten bölümü.
- Dispositif d'un jugement
yargı
- Kavrama, karşılaştırma, değerlendirme vb. yollara başvurularak kişi, durum veya nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi, hüküm.
- Yasalara göre mahkemece bir olay veya olgunun doğuşuna etken olan sebeplerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi sonucu verilen karar, kaza
- Mahkeme.
- Yüklemle bildirilen karar veya düşünce: Geleceksin, gideceğiz, yapsın vb.
- Devletin türe düzenini korumaya ilişkin bağımsız bir yargıç kuruluşunca yaptığı görev ile türe uyuşmazlıklarının yargılıklarda çözümlenmesi eylemi.
- Yargıcın gördüğü bütün davaları, olaya ilişkin yasalara göre çözümlemek için söylediği en son söz.
- Hüküm, muhakeme.
- Adalet.
- Estimation.
- Judgment.
önünde
- Oyun alanının seyirciye en yakın düzeyi.
- In front of.
- Before.
- A) in front of b) before.
- In sb's presence.
- In the presence of sb.
- Below.
- Devant
Türetilmiş Kelimeler (bis)
yargı özetiyargıyargı alanıyargı belgesiyargı çektiriminin ertelenmesiyargı çevresiyargı denetimiyargı erkiyargı gücüyargı hakkıyargı harçlaryargayaryar beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksınyar dan atmakyar olmakyar yar yalvarmakönündeönünde ardında gidilmezönünde diz çökmekönünde eğilmeönünde gitmekönünde olmakönünde saygı ile eğilmekönünde sonundaönünde söylemekönündelik haliönü açık giysiönü alınmakönü beş sütunluönü sıraönü sıra gitmek