yargı ne demek?
- Kavrama, karşılaştırma, değerlendirme vb. yollara başvurularak kişi, durum veya nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi, hüküm.
Hocamız rahmetli Muhsin Bey, bunu sınıfta okurken gözleri yaşarırdı.
H. Tanerİlk yargısını ezbere mi verdiğini hâlâ bilmiyorum.
Adalet Ağaoğlu - Yasalara göre mahkemece bir olay veya olgunun doğuşuna etken olan sebeplerin de göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi sonucu verilen karar, kaza
Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Anayasa - Mahkeme.
- Yüklemle bildirilen karar veya düşünce: Geleceksin, gideceğiz, yapsın vb.
- Devletin türe düzenini korumaya ilişkin bağımsız bir yargıç kuruluşunca yaptığı görev ile türe uyuşmazlıklarının yargılıklarda çözümlenmesi eylemi.
- Yargıcın gördüğü bütün davaları, olaya ilişkin yasalara göre çözümlemek için söylediği en son söz.
- Hüküm, muhakeme.
- Adalet.
- Estimation.
- Judgment.
- Opinion.
- Judgment hüküm.
- Decision.
- Verdict kaza.
- Lawsuit.
- Decision in a court of law.
- Idea.
- Court decision.
- Verdict of jury.
- Adjudication.
- Award.
- Decree.
- Discernment.
- Discretion.
- Discrimination.
- Estimate.
- Evaluation.
- Administration of justice, jurisdiction.
- Judgement, decision, order, rule, decree, advice "Judicial Committee of the Privy Council", Speech "House of Lords", Sentence "Criminal Courts".
- Juridical.
- Deliverance.
- Judgement.
- Jurisdiction.
- Justice.
- Provision.
- Ruling.
- Sentence.
- Verdict.
- Assess.
- Attitude.
- Conclusion.
- Fonctionnement de la justice, juridiction
- Sentence, jugement, arrêt
- Jugement
yargı alanı
- Bir mahkemenin yargı yetkisini kullandığı coğrafi yer.
yargı belgesi
- Yargılıkça verilen en son kararın her iki yana verilen onaylı benzeri, örneği.
- Copy of the judgement, engrossement.
- Grosse, expédition d'un jugement