yağma etmek ne demek?
- Birçok kimse, zor kullanarak bir malı alıp kaçmak
Alt ev taşınıyor değil, yağma ediliyordu.
- Kurnazlıkla çarpmak, vurgunculuk etmek
Bu endüstri ülkeleri, zenginliklerini üçüncü dünya ülkelerinin ham maddelerini yağma ederek sağlamışlardı.
H. Taner - Savaş sonunda zafer kazanmış asker insanları tutsak olarak almak ve malı ele geçirmek
- To loot.
- To plunder.
- To sack.
- To pillage.
- To pilfer.
- Despoil.
- Harry.
- Pluck.
- Raid.
- Ransack.
- Ravage.
- To put to sack.
yağma eden kimse
- Predator
yağma edilebilir
- Spoilable
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.