usanç getirmek ne demek?
- Usanacak duruma gelmek.
- To get bored.
usanç
- Usanma duygusu, bıkma, bıkkınlık, melal
- Harassment.
- Boredom.
- Tedium.
usanç vermek
- Usandırmak.
- Usandırmak, bıktırmak: Binlerce kahraman, bu yazın usanç veren günlerini de ateşe, ısınmış demire karşı ve kızgın toprak üstünde geçirecekler. -F. R. Atay.
- To bore.
getirmek
- Gelmesini sağlamak
- Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak.
- Erişmek veya eriştiğini sanmak.
- İleri sürmek.
- Sebep olmak, ortaya çıkarmak.
- İletmek, bildirmek
- Sağlamak
- Bir makama atamak veya seçmek.
- Bring.
- Bring along.