uçsuz bucaksız ne demek?
- Sonu görülmeyecek kadar geniş olan
Şehir, uzaktan bir dağın eteğinde uçsuz bucaksız bir bahçe gibi görünüyor.
R. N. Güntekin - Çok fazla, pek çok.
Erkek aşkı öyle uçsuz bucaksızdır ki / Olmaz bunun sonuncusu veyahut ilki
E. B. Koryürek Endless, vast, no end in sight, limitless, immense, shoreless.
uçsuz
- Ucu olmayan
Pointless.
Without a point.
Untipped.
Endless.
uç
- Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası
- Uzun bir şeyin baş veya son noktası.
- Bir şeyin kenarı
- Bir uzaklığın son noktası
- Bir şeyin başı, tepesi
- Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak.
- Sebep.
- Bir elektrik bağlantısının yapıldığı nokta
- Akımın bir aygıta giriş ve çıkış noktası.
- Son, nihayet.
bucaksız
- Bucağı olmayan.