tereddütlü ne demek?
- Tereddüdü olan, tereddüde yol açan, duraksamalı
Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi.
Ö. Seyfettin Hesitant.
Wavering.
Faltering.
Indecisive.
tereddütle
- Duraksayarak, tereddüt ederek.
Hesitation, indecision.
tereddüt
- Kararsızlık, duraksama
Hesitance.
Hesitation.
Indecision.
Doubt.
Stammer.
Wavering.
Faltering.
Compunction.
Demur.