tereddüt ne demek?
- Kararsızlık, duraksama
Şaşırdı. Hafif bir tereddütten sonra önümde durdu.
R. N. Güntekin - Hesitance.
- Hesitation.
- Indecision.
- Doubt.
- Stammer.
- Wavering.
- Faltering.
- Compunction.
- Demur.
- Hesitancy.
- Humph.
- Incertitude.
- Quandary.
- Shilly shally.
- Uncertainty.
tereddüt et
- Hung back
tereddüt etmek
- Kararsız davranmak, duraksamak
- Falter.
- Hesitate.
- Vacillate.
- Waver.
- Wobble.
- To doubt.
- To hesitate.
- Boggle.
- Demur.