tariküs salat ne demek?
- Namaz kılmayı terketmiş olan kimse.(Çok tembellerden ve tarik-üs salatlardan işitiyoruz; diyorlar ki: Cenab-ı Hakk'ın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var ki, Kur'an'da çok şiddet ve ısrar ile ibadeti terkedeni zecredip Cehennem gibi dehşetli bir ceza ile tehdit ediyor. İtidalli ve istikametli ve adaletli olan ifade-i Kur'aniyeye nasıl yakışıyor ki, ehemmiyetsiz bir cüz'i hataya karşı, nihayet şiddeti gösteriyor?Elcevab: Evet, Cenab-ı Hak, senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen, ibadete muhta--cşi--n; manen hastasın. İbadet ise, manevi yaralarına tiryaklar hükmünde olduğunu çok risalelerde isbat etmişiz. Acaba bir hasta, o hastalık hakkında, şefkatli bir hekimin ona nafi' ilaçları içirmek hususunda ettiği ısrara mukabil, hekime dese: Senin ne ihtiyacın var, bana böyle ısrar ediyorsun?.. Ne kadar manasız olduğunu anlarsın.Amma Kur'anın, terk-i ibadet hakkında şiddetli tehdidatı ve dehşetli cezaları ise; nasılki bir Padişah, raiyetinin hukukunu muhafaza etmek için; adi bir adamın, raiyetinin hukukuna zarar veren bir hatasına göre, şiddetli cezaya çarpar. Öyle de; ibadeti ve namazı terk eden adam, Sultan-ı Ezel ve Ebedin raiyeti hükmünde olan mevcudatın hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve manevi bir zulüm eder. Çünkü; mevcudatın kemalleri, Sania müteveccih yüzlerinde tesbih ve ibadet ile tezahür eder. İbadeti terkeden, mevcudatın ibadetini görmez ve göremez. Belki de inkar eder. O vakit ibadet ve tesbih noktasında yüksek makamda bulunan ve herbiri birer mektub-u Samedani ve birer ayine-i Esma-i Rabbaniye olan mevcudatı ali makamlarından tenzil ettiğinden ve ehemmiyetsiz, vazifesiz, camid, perişan bir vaziyette telakki ettiğinden, mevcudatı tahkir eder; kemalatını inkar ve tecavüz eder. Evet herkes; kainatı kendi ayinesiyle görür. Cenab-ı Hak, insanı, kainat için bir mikyas, bir mizan suretinde yaratmıştır. Her insan için, bu alemden hususi bir alem vermiş. O alemin rengini, o insanın i'tikad-ı kalbisine göre gösteriyor. Mesela; gayet me'yus ve matemli olarak ağlayan bir insan, mevcudatı ağlar ve me'yus suretinde görür... gayet sürurlu ve neş'eli, müjdeli ve kemal-i neş'esinden gülen bir adam; kainatı neş'eli, güler gördüğü gibi, mütefekkirane ve ciddi bir surette ibadet ve tesbih eden adam; mevcudatın hakikaten mevcud ve muhakkak olan ibadet ve tesbihatlarını bir derece keşfeder ve görür.. gafletle veya inkarla ibadeti terkeden adam; mevcudatı, hakikat-ı kemalatına tamamiyle zıd ve muhalif ve hata bir surette tevehhüm eder ve manen onların hukukuna tecavüz eder. Hem o tarik-üs-salat, kendi kendine malik olmadığı için, kendi malikinin bir abdi olan kendi nefsine zulmeder. Onun maliki, o abdinin hakkını onun nefs-i emmaresinden almak için, dehşetli tehdit eder. Hem netice-i hilkatı ve gaye-i fıtratı olan ibadeti terk ettiğinden, hikmet-i İlahiyeye ve meşiet-i Rabbaniyeye karşı bir tecavüz hükmüne geçer. Onun için cezaya çarpılır.Elhasıl: İbadeti terkeden, hem kendi nefsine zulmeder; -nefs ise, Cenab-ı Hakk'ın abdi ve memlüküdür- hem kainatın hukuk-u kemalatına karşı bir tecavüz, bir zulümdür. Evet, nasılki küfür mevcudata karşı bir tahkirdir; terk-i ibadet dahi, kainatın kemalatını bir inkardır. Hem hikmet-i İlahiyyeye karşı bir tecavüz olduğundan, dehşetli tehdide, şiddetli cezaya müstahak olur.İşte bu istihkakı ve mezkur hakikatı ifade etmek için, Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan; mu'cizane bir surette o şiddetli tarz-ı ifadeyi ihtiyar ederek, tam tamına hakikat-ı belagat olan mutabık-ı mukteza-yı hale mutabakat ediyor. L.) (Osmanlıca'da yazılışı: târik-üs salât)
tarik
- Yol.
- Bk. yol
- Terk eden, bırakan, vazgeçen.
- Karanlık.
- Terkeden, vazgeçen, bırakan. (Osmanlıca'da yazılışı: târik)
- Şaraba biraz su katmak. (Osmanlıca'da yazılışı: ta'rik)
Road.
Profession.
Path.
Line.
tarika
- Müzikte kullanılan peşrev sözcüğünün daha önceki adı.
salat
- Hz. Muhammed’e sevgi ve saygı göstermek, onu övmek, şefaatine erişmek amacıyla okunan dua
- Namaz.
- Hz. Muhammed'in adı anıldığında saygı göstermek için okunan dua.
- Dayanışma, yardımlaşma, destekleme.
- Dua, rahmet.
- Belirli vakitlerde Kur'an'da emredildiği tarzda ve Hz. Peygamber'in tarifi vechi ile yapılan ibadet.
The second pillar of Islam is prayer; a prescribed liturgy performed five times a day and oriented toward Mecca.
Obligatory or supererogatory prayers.
Prayers.
Islamic prayer, synonymous with namaz.