tarik ne demek?
- Yol.
- Bk. yol
- Terk eden, bırakan, vazgeçen.
- Karanlık.
- Terkeden, vazgeçen, bırakan. (Osmanlıca'da yazılışı: târik)
- Şaraba biraz su katmak. (Osmanlıca'da yazılışı: ta'rik)
- Road.
- Profession.
- Path.
- Line.
yol
- Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik.
- Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer
- Genellikle yerleşim alanlarını bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi
- İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer.
- Gidiş çabukluğu, hız.
- Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi
- Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik.
- Yolculuk.
- Kolcuğun veya anahtarın konumlarından her biri.
- Elektronlar, iyonlar veya moleküller gibi taneciklerin hareket ettiği iz, patika.
tarika
- Müzikte kullanılan peşrev sözcüğünün daha önceki adı.
tarikat
- Yol, meslek, mezhep, özellikle tasavvufta izlenen yol
- Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan, Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri.
- Yol, manevi yol.
- Order.
- Sect.
- Religious order.
- Cult.
- Denomination.
- Religion.
- Dervish order.