tahakkuk etmek ne demek?
- Gerçekleşmek
Resmen bir şey tahakkuk etmediyse de, köylüler, fikirlerinde sabit kaldılar.
M. Ş. EsendalEşyam mektebe geldiği andan itibaren artık hayata benim için ebedî yalnızlık, ebedî yetimlik ikinci defa tahakkuk etmiş oluyordu.
E. İ. Benice - Accrue.
gerçekleşmek
- Gerçek olmak, gerçek durumuna gelmek, meydana gelmek, tahakkuk etmek.
- Actualize.
- Come true.
- To become true.
- To materialize.
- To eventuate.
- Come to the fruition.
- To come true.
- Materialize.
tahakkuk etmiş
- Accrual income
tahakkuk etmiş vergi borcu
- Accrual tax
etmek
- Bir işi yapmak
- Bir durumu ortaya çıkarmak.
- "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak.
- Bulmak, erişmek
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak.
- Herhangi bir değerde olmak
- Vermek.
- Eşit değer kazanmak.
- Step.
- Say.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
tahakkuk etmiştahakkuk etmiş vergi borcutahakkuk ettirmektahakkuk eden faiztahakkuk eden masraftahakkuk eden temettütahakkuk eden varidattahakkuk esasıtahakkuktahakkuk tarihitahakkudtahataha suresitahabtahabbuttahabbübetmeketmek yapmaketmeetme bulma dünyasıetme bulursun, inleme ölürsünetme bulursun, inleye inleye ölürsünetme eyleme