tahakkuk etmiş vergi borcu ne demek?
- Accrual tax
accrual
- Birikmiş izin
- Çoğalma
- Tahakkuk
- Büyüme, artış
- Artış miktarı
tahakkuk
- Gerçekleşme, yerine gelme.
- Bir şeyin doğruluğunun meydana çıkması. Gerçekleşmek. Delil ile isbat edilmek. Sabit ve hakikat olduğu aşikar olmak.
- Realization.
- Realization gerçekleşme.
- Accrual.
- Becoming a reality.
- Turning out to be true.
- Accrument.
- Falling due.
- Assessment.
tahakkuk eden faiz
- Bk. gerçekleşen ürem
vergi
- Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para
- Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik
- Çeşitli ülkelerde, almaç iyelerinden belirli sürelerde vergi biçiminde alınan para. (Örnek olarak Türkiye'de, almacın bulunduğu yerin nüfusuna ve almacın kullanılma amacına göre "Televizyon yıllık ruhsat ücreti" adı altında, değişen bir para alınır).
- Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik.
- Television licence fee.
- Assessment.
- Duty.
- Excise.
- Gabelle.
- Imposition.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
tahakkuktahakkuk eden faiztahakkuk eden masraftahakkuk eden temettütahakkuk eden varidattahakkuk esasıtahakkuk etmektahakkuk etmiştahakkuk ettirmektahakkuk tarihitahakkudtahataha suresitahabtahabbuttahabbübetmeetme bulma dünyasıetme bulursun, inleme ölürsünetme bulursun, inleye inleye ölürsünetme eyleme