spread out the table ne demek?
- Sofrayı kurmak, masayı kurmak
spread
- Yaymak, sermek, açmak
- Uzatmak, döşemek, iki yana açmak, ayırmak, bulaştırmak, uzanmak, göz alabildiğine uzanmak, açılmak, sürülmek
- Alabildiğine açmak
- Dağıtmak, saçmak, neşretmek
- Sirayet ettirmek, bulaştırmak
- Ayırmak
- Üzerine sermek, kaplamak
- Sürmek
- Kurmak (sofra)
- Yayılmak, serilmek
spread abroad
- Yaymak (dedikodu vb.), herkese yaymak
out
- Dışarı çıkarmak, çıkarmak, dışarı atmak, kovmak, nakavt etmek
- Ünlem,, dışarı dışarıda
- Dışarıya
- Dışında
- Arasından
- Meydana, ortaya
- Sız (kalmış)
- Bütün bütün, tamamen: sonuna kadar
- Yüksek sesle
- Edat dışarıya, dışarıda
the
- Belirli durumlarda isimden önce kullanılır
- O (tarif edatı, harfi tarif, belirtme sıfatı)
- Ne kadar, o kadar (mukayese sıfatlarından evvel)
Türetilmiş Kelimeler (bis)
spreadspread abroadspread eaglespread eagleismspread it thickspread its wingsspread like wildfirespread o.s. thinspread of landspread oneselfsprsprachschulesprachunterrichtspragsprainoutout and aboutout and awayout and homeout and outout and outerout at elbowsout at heelsout at the elbowsout backououabainouahtouakarioubliette