spread ne demek?
- Yaymak, sermek, açmak
- Uzatmak, döşemek, iki yana açmak, ayırmak, bulaştırmak, uzanmak, göz alabildiğine uzanmak, açılmak, sürülmek
- Alabildiğine açmak
- Dağıtmak, saçmak, neşretmek
- Sirayet ettirmek, bulaştırmak
- Ayırmak
- Üzerine sermek, kaplamak
- Sürmek
- Kurmak (sofra)
- Yayılmak, serilmek
- Teferruatıyla meydana koymak veya kaydetmek
- Uzatmak
- Yayılma
- Dağılmak, saçılmak, neşrolunmak
- Yayılmak, şayi olmak
- Sirayet etmek, bulaşmak
- Birbirinden ayrılmak
- Saha, vüsat
- Ortu (sofra veya yatak için)
- Iki uç arasındaki genişlik/uzunluk
What's the spread of this tree? / Bu ağacın dallarının yayıldığı alan ne kadar?
spread abroad
- Yaymak (dedikodu vb.), herkese yaymak
spread eagle
- Kartal duruşu pozisyonu, kolları ve bacakları yayılmış bir şekilde açık, kolları ve bacakları açık
- Gergin kanatlı kartal, aşırı milliyetçilik, şovenizm, el ve ayaklarını birbirine değdirme (buz pateni)
- Kol ve ayak bileklerini birbirine bağlamak