somut bir varlık ne demek?
- Concrete
concrete
- Maddi
- Somut, müşahhas
- Belirli, muayyen
- Betondan yapılmış
- Beton
- Betona benzer herhangi bir karışım
- Somut bir varlık
- Bir bütün haline getirmek
- Beton dökmek
- Taşlaştırmak
somut
- Somut olan şey.
- Varlığı duyularla algılanabilen, müşahhas, konkre, soyut karşıtı.
- Olan şey.
- Tangible.
- Palpable.
- Perceptible.
- Physical.
- Concrete müşahhas.
- Konkre.
- Concrete.
somut ad
- Gösterdikleri, belirttikleri nesneler duyular yoluyla algılanan ve maddî varlıklara ad olan kelime türü: taş, insan, ağaç, duman, ses, bulut, elma vb. karşıtı soyut addır.
- Concrete noun.
- Subsantif de matiére, nom concret
bir
- Sayıların ilki.
- Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı.
- Bu sayı kadar olan.
- Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı).
- Tek.
- Beraber.
- Eş, aynı, bir boyda.
- Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.
- Kuyu. (Osmanlıca'da yazılışı: bi'r)
- Yıldırım. Bulutdan buluta veya bulutdan yere elektrik boşanması.
varlık
- Canlı varlıkların sayısal yoğunluğu veya dağılımı, popülasyon
- Var olma durumu, mevcudiyet, yokluk karşışu
- Var olan her şey.
- Para, mal, mülk, zenginlik
- Önemli, yararlı, değerli şey.
- İyi yaşayacak kadar geliri yolunda olma durumu, variyet.
- Ömür, hayat
- Kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey.
- Yüksek frekansları düzenleyerek sesin canlılığını denetleyen bir çeşit frekans düzenleyici devre.
- Bk. aktif
Türetilmiş Kelimeler (bis)
somutsomut adsomut adısomut anlamsomut anlatımsomut çekimsomut delilsomut fiilsomut kavramsomut müziksomunsomun anahtarısomunlu kavramasomunlu vidasomunubirbir abam var atarım, nerede olsam yatarımbir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardırbir açıdabir açida ilerlebir adama kırk gün ne dersen o olurbir ağaçta gül de biter, diken debir ağaçtan okluk da çıkar, bokluk dabir ağız dolusubir ağızdanbibi eyyi halbi gayri hakkın mal edinmebi hadbi haseb il verase