sarkıntı ne demek?
- Aşağı doğru uzanan, sarkan şey
... kayışı siyaha yakın koyu lacivertti. Gümüşten üç büyük sarkıntısı vardı.
Ö. Seyfettin - Sataşma, takılma.
- Asılı kalmak, sallanmak
- Droop.
- Hang.
sarkıntı olmak
- Sataşmak, takılmak, musallat olmak.
sarkıntılık
- Genellikle kadınlara sataşma, laf atma, rahatsız etme, huzur bozma, tasallut.
- Molestation.
- Man's making improper remarks or overtures to a woman.
- Indecent assault.
- Importunity.