sandığa koymak ne demek?
- Box, encase, pack in case.
sandık
- İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası
- Meyve, sebze koymaya yarayan, tahta veya plastikten yapılmış, dört köşe kap.
- Bir kurumda para alınıp verilen yer.
- Kamu kesiminde çalışan personelin sosyal güvenlik işlerini yürüten kuruluş.
- Yapılarda kum, çakıl vb. şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü aleti.
- Kamu kesiminde çalışan personelin kendi durumunda düşük faiz ve taksitler hâlinde geri ödemek üzere borç para aldığı birim.
- Seçimlerde oy pusulalarının atıldığı kutu.
- Mahalle tulumbacılarının omuzda taşıdıkları sandık biçimi tulumba.
- Filmlerin taşınmasında kullanılan, yangına karşı korumalı, genellikle madenden ya da üzeri maden levhayla örtülü kap.
- Transite case, case.
sandık balığı
- Sandık balığıgillerden, tropikal denizlerde yaşayan, vücudu çok kenarlı sert kemik plakalardan oluşan zırh ile kaplı, 0,5 m kadar olabilen bir balık (Lactophrys triqueter).
- Kemikli balıklar (Teleostei) takımının,sandık balığıgiller (Ostraciontidae) familyasından, 25-35 cm kadar uzunlukta, kemik plâklardan yapılmış üç köşeli bir zırh ile kaplı, Tropik denizlerde yaşayan bir tür.
- Kemikli balıklardan, sandık balığıgiller (Ostraciidae) familyasından, 35 cm kadar uzunlukta olabilen, kemik plaklardan yapılmış, üç köşeli bir zırhla kaplı, tropik denizlerde yaşayan bir tür.
- Trunk fish.
- Coffre
- Lactophrys triqueter
koymak
- Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek
- Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak.
- Bırakmak.
- Katmak, eklemek
- İmza, tarih, adres yazmak.
- Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak
- Etkilemek, dokunmak.
- Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak
- Adamdan saymak, varlığını kabul etmek
- Place.