koy ne demek?
- Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu yer, küçük körfez
Sandalını Kaşık Adası'nın bir küçük koyuna çekti.
S. F. Abasıyanık - Küçük boyutlu körfez, bkz. körfez.
- Küçük körfez. Karanın içine girmiş, rüzgardan saklı deniz parçası. Deniz koyuna benzer, çevresi mahfuz yer. Köşe, bucak.
- Bir göl veya denizin sığ kısımlarında kara içerisine doğru oluşmuş küçük girintiler, küçük körfez.
- Inlet.
- Armlet.
- Basin.
- Bight.
- Cove.
- Creek.
- Indentation.
- Sound.
- Small bay.
- Sea inlet.
- Bay.
- Baie
koy avucuma, koyayım avucuna
- Bize yardımda bulunan, yarar sağlayan kişiye biz de yardımda bulunur, yarar sağlarız.
koy bölgesi
- Kimi alaşım çeliklerinin D.S.S çizgelerindeki ostenitin, perlitle beynit bölgeleri arasında dengeli bulunduğu bölge.