sağlama ne demek?
- Sağlamak işi.
Olmadık şaklabanlıklar yaparak onun çığlık çığlık gülmesini sağlamaya çalışmıştım.
R. Mağden - Bir problemin çözümü veya bir hesabın doğruluğunu denetlemek için yapılan kontrol işlemi, mizan.
- Tekeffül.
Checking.
Providing.
Provision.
Supply.
Accommodation.
Proof.
Enlistment.
Obtainment.
Procuration.
Procuring.
Verification.
Check.
Securing.
Gaining.
Achieving.
Bringing sth about.
Proof (used to check a computation.
sağlamak
- Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek
- Elde etmek, sahip olmak
- Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak.
- Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek.
- Tekeffül etmek.
Ensure.
Supply.
Find.
Accommodate.
Accommodate smb.
sağlama almak
Secure, make sure, assure, ensure, play it safe, underwrite, batten, entrench, insure, intrench, skid.
sağlama bağlamak
Secure, make sure, anchor, clinch.