sağlam ne demek?
- Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz
En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı.
F. R. Atay - Zarar görmemiş, bozulmamış.
Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum.
H. S. Tanrıöver - Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli
Kendisi uzun boylu, sağlam, orta yaşlı bir adamdır; ama yıprandığını söylüyor.
M. Ş. EsendalZaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu.
A. Ümit - Güvenilir, emin
- Gerçek, inanılır bir temeli olan
Böyle sağlam adı nereden bulacaksın.
M. Ş. Esendal - Mutlaka, muhakkak, herhalde.
- (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak
- Güvenilirlik.
- Gerçek, inanılır.
- Doğru, gerçek, sahih
- Sound.
- Safe.
- Whole.
- Hard.
- Firm.
- Fast.
- Strong.
- Healthy.
- Able-bodied.
- Good.
- Secure.
- Secured.
- Valid.
- Sure.
- Gilt-edged.
- Bankable.
- Bouncing.
- Calculable.
- Cast-iron.
- Consolidated.
- Flat-footed.
- Foolproof.
- Foursquare.
- Dyed in grain.
- Granite.
- Granitic.
- Hale.
- Hardwearing.
- Immaculate.
- Lasting.
- Resolute.
- Right.
- Roadworthy.
- Robust.
- Rugged.
- Solid.
- Stable.
- Stalwart.
- Staunch.
- Steady.
- Steely.
- Stout.
- Sturdy.
- Substantial.
- Unflinching.
- Unshakeable.
- Trustworthy.
- Reliable.
- Durable.
- All right.
- In good order/condition.
- Undamaged.
- Wholesome.
- Honest.
- Well-built.
- Well-made.
- In good condition.
- Dependable.
- Trustable.
- Cover paper.
- Established.
- Everlasting.
- Four square.
- Good health.
- Hardy.
- Hearty.
- Hot and strong.
- Hunky.
sağlam açınınık
- Bantu dillerinde uçuk ( V. furtive ) diye vasıflanan ve sıfır değerinde olan açınıklara kargı olarak, dayanıklı açınık.
- Voyelle forte
sağlam adımlarla ilerlemek
- Işini garantiye alarak ilerleme sağlamak
- Forge ahead.