sınırlama yoğunluğu ne demek?
- Limiting density.
limiting
- Kısıtlamak, limitlerini belirlemek, sınır koymak, sınırlamak, limit koymak, sınırlama getirmek, belirlemek, sınırlandırmak
- Sınırlayıcı, kısıtlayıcı; hapsedici; indirgeyici; limit belirleyici, ayırıcı
sınırlama
- Sınırlamak işi.
- Tahdîd.
- Localisation.
- Clampdown.
- Confinement.
- Limitation.
- Qualification.
- Restraint.
- Restriction.
- Circumscription.
sınırlama durumu
- + GA > + A yönelme durumu eki ile + ÇA eşitlik durumu ekinin birlikte kullanılması ile oluşan, mekânda ve zamanda sınırlama gösteren durum. Örnekler için bk. sınırlama eki.
- Limitative case.
- Cas limitative
Türetilmiş Kelimeler (bis)
sınırlamasınırlama durumusınırlama ekisınırlama getirmeksınırlama halisınırlama ışığısınırlama yöntemisınırlamaksınırlamamaksınırlamasızsınırlasınırsınır açısınır akımısınır akımı yoğunluğusınır alayıyoğunluğunu azaltmayoğunluğunu azaltmakyoğunlukyoğunluk bölgelemesiyoğunluk çubuklarıyoğunlaçyoğunlaçlı sestoplaryoğunlaşyoğunlaşımyoğunlaşım bölgesi