sıkılgan ne demek?
- Kendinde gereken güven ve cesareti bulamayan, utangaç, çekingen
Eski mahcup, sıkılgan Hüsam Efendi, şimdi çaçaron bir şey olmuştu.
Ö. Seyfettin - Timid.
- Bashful.
- Sheepish.
- Embarrassed.
- Retiring.
- Self-conscious.
- Timed.
- Easily embarassed.
- Unsure of himself.
- Ashamed.
- Diffident.
- Inhibited.
sıkılganlaşmak
- Sıkılgan duruma gelmek.
sıkılganlık
- Sıkılgan olma durumu
- Bashfulness.
- Shyness.
- Embarassment.
- Lack of self-assurance.