reel faiz oranları ne demek?

  1. (en)Real interest rates

real

  1. (en)Basic unit of currency in Brazil (equal to 100 centavos).
  2. Doğru dürüst
  3. Gerçek, hakiki
  4. Asıl
  5. Samimi
  6. Gayri menkule ilişkin
  7. Gerçekten çok

reel

  1. (başı) dönmek.
  2. Makara
  3. Fr. Gerçek, hakiki, sahici.
  4. (en)The act or motion of reeling or staggering; as, a drunken reel.
  5. (en)Lively dance of Scottish highlanders; marked by circular moves and gliding steps winder consisting of a revolving spool with a handle; attached to a fishing rod a roll of photographic film holding a series of frames to be projected by a movie projector music composed for dancing a reel wind onto or off a reel.
  6. (en)Roll of photographic film holding a series of frames to be projected by a movie projector.
  7. (en)Music composed for dancing a reel.
  8. (en)Winder consisting of a revolving spool with a handle; attached to a fishing rod.
  9. (en)Winder around which thread or tape or film or other flexible materials can be wound.
  10. (en)Lively dance of Scottish highlanders; marked by circular moves and gliding steps.

reel balans etkisi

  1. Bk. gerçek para kasası etkisi

faiz

  1. Kur'an'da Müslümanları vasfetme sadedinde birçok yerde geçmektedir.
  2. Kapitalist ekonomide, artık değerin değişikliğe uğramış biçimi olarak paranın fiyatı, kiralanan paranın kira bedeli.
  3. İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr, getiri, ürem, nema.
  4. Fon istem ve sunumunun karşılaşması sonucu oluşmuş fon fiyatı.
  5. Üretim faktörlerinden sermayenin getirisi.
  6. Fevz bulan, muradına ulaşan, başarı kazanan.
  7. Başarı kazanan.
  8. Taşan, coşan.
  9. Ödünç verilen para için alınan ve şer'an haram olan kar. Faizin iş hayatındaki manası, "sen çalış, ben yiyeyim"dir. Küçük tasarruf sahiplerinin paraları bankalarda toplanıp, büyük yekunlere ulaşır. Banka bu parayı aldığından daha büyük faizle iş sahiplerine kredi olarak verir. İstihsal edilen (üretilen) malların fiatına masraf olarak bu faiz eklenir. Böylece malların fiatı faiz yüzünden %50 civarında veya daha fazla artar. Bu malı satın alanlar, ödedikleri fiatla birlikte vaktiyle yatırımcının ödediği faizi kendileri ödemiş olurlar. Böylece tasarruf sahipleri bankadan aldıkları faizden çok daha fazlasını bu malı satın almakla geri ödemiş olurlar. Ayrıca fiatların yükselmesiyle dar gelirlilerin haklarına tecavüz etmiş olurlar. Çalışmadan para alıp vermekle zenginleşen bir zümrenin türemesine de sebep olurlar. İslam, faizi haram kılmakla bu haksızlıkları önler. (Bak: Riba)
  10. (en)Interest.

oran

  1. Büyüklük, nicelik, derece bakımından iki şey arasında veya parça ile bütün arasında bulunan bağıntı, nispet
  2. İki şeyin birbirini tutması, karşılıklı uygunluk, tenasüp.
  3. Akıl yoluyla gerçeğe yakın olduğuna inanılarak verilen yargı, tahmin.
  4. İki büyüklük, iki nicelik arasındaki bağıntı.
  5. İki niceliğin bölümü.
  6. İki niceliğin bölümü.
  7. İncelenen nüfusta belli bir sürede görülen iki olaydan birinci olay sayısının ikinci olay sayısına bölünmesiyle elde edilen değer.
  8. Ölçü, nispet, derece.
  9. Tahmin.
  10. Ölçülü, hesaplı.

Türetilmiş Kelimeler (bis)

reelreel balans etkisireel büyümereel değerreel dizireel döviz kuru politikasıreel eksenreel endreel gayrisafi millı hasılareel gayrisafi yurtiçi hasılareereebok shoesreechreechoreechoingfaizfaiz arakazancıfaiz arbitrajıfaiz değerdeşliği kuramıfaiz dışı bütçe dengesifaiz dışı bütçe fazlasıfaiz dışı bütçe giderlerifaiz dışı dengefaiz dışı fazlafaiz dışı gelirfaidefaidemendfaiencefaihfaik
Yorumunuzu ve bilginizi paylaşın