rahatsız ne demek?
- Rahat olmayan, tedirgin, huzursuz
Bu üç zavallı bizden rahatsız oldular ve derslerini keserek çekildiler.
M. Ş. Esendal - Rahat kullanılmayan, sıkıntı, tedirginlik veren.
- Hasta, keyifsiz
Onlar buradayken kendisini âdeta rahatsız hissediyordu.
F. F. Tülbentçi - Uncomfortable.
- Disturbed.
- Uneasy.
- Troubled.
- Comfortless.
- Unrestful.
- Worrisome.
- Unwell.
- Ailing.
- In bad health.
- Constrained.
- Diseased.
- Incommodious.
- Indisposed.
- Out of sorts.
- Poorly.
- Queer.
- Seedy.
- Sick.
- Austere.
- Fitful.
- Punk.
- Restless.
- Upset.
- Anxious.
- Funny.
- Rough.
- Bit unwell.
- Under the weather.
- Molestation.
- Under the wheater.
- Unhappy.
- Unquiet.
rahatsız bir şekilde
- Ill.
rahatsız eden duygu
- Shadow.