pat diye çıkmak ne demek?
Bob up.
bob
- Yarış kızağı kullanmak
- Sık sık sallanmak; sık sık alçalıp yükselmek.
- (saçı) alagarson kestirmek/kesmek.
- Çabuk eğip kaldırma veya eğilip kalkma hareketi
- Sallamak (kafa), aşağı yukarı sallanmak; kısa kesmek; ağzıyla yakalamaya çalışmak; reverans yapmak;
- Hafifçe eğmek, aşağı yukarı hareket ettirmek (baş)
- Kısa kesmek (saç)
- Hafifçe vurmak, dokunmak
- Demet, salkım
- Kısa kesilmiş saç modeli (kadın ve çocuklarda)
pat
- Yassı, basık
- Yassı bir şeyle vurulduğunda çıkan ses.
- Birleşikgillerden, kasımpatına benzeyen bir çiçek.
- Bu çiçek biçiminde elmas iğne.
Thud.
In a pat manner.
The sound made by a gentle blow exactly suited to the occasion; 'a pat reply' completely or perfectly; 'he has the lesson pat'; 'had the system down pat'.
The sound made by a gentle blow.
Light touch or stroke.
Pat or squeeze fondly or playfully, especially under the chin.
pat 1
- (--ted, --ting) (takdir/sevgi belirtisi olarak) elle hafifçe/yumuşakça vurmak; okşamak, sıvazlamak. (takdir/sevgi belirtisi olarak) elle hafifçe/yumuşakça vurma; okşama, sıvazlama. "
diye
- Herhangi bir yargıya vararak.
- Niteleyerek.
- Sanarak, diyerek.
That.
So that.
In order to.
Lest.
Saying.
Thinking that.
Called.
çıkmak
- İçeriden dışarıya varmak, gitmek
- Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek
- Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak
- Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek
- Süresi dolduğunda ayrılmak.
- Yapılmak, yürümek.
- Yetişecek ölçüde olmak.
- Eksilmek.
Exit.
Point.