çıkmak ne demek?
- İçeriden dışarıya varmak, gitmek
Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık.
F. R. Atay - Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek
Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı.
Atatürk - Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak
Çiçeği burnunda subay çıkar çıkmaz, ben size bir emir eri bulurum.
H. Taner - Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek
Yeni evimizden çıkıp eski evimize taşındık.
Y. Z. Ortaç - Süresi dolduğunda ayrılmak.
- Yapılmak, yürümek.
- Yetişecek ölçüde olmak.
- Eksilmek.
- Exit.
- Point.
- Puff out, puff up.
- Take to.
- Pullulate.
- Come out.
- Go out.
- Break out.
- Move out.
- Walk out.
- Step out.
- Occur.
- Go forth.
- Break through.
- Come up.
- Rise.
- Climb.
- Step up.
- Date.
- Flirt.
- Keep company with.
- Go with.
- Quit.
- Ascend.
- Come about.
- Come off.
- Come on.
- Crop out.
- Date up.
- Detach.
- Drop out.
- Discharge.
- Disengage.
- Erupt.
- Mount.
- Originate.
- Prove.
- Result.
- Scale.
çıkmakbey
- Yüksek karakterli, efendi kimse.
çıkmaklık
- Çıkma durumunda olma