nikahsız birlikte yaşamak ne demek?
- Live in sin.
live
- Canlı, naklen
- Hayat dolu
- Yaşamak
- Oturmak, ikamet etmek
- Geçinmek, ömür sürmek
- Canlı, diri, zinde, hayat dolu
- Hayata ait, yaşayanlara ait
- Beslenmek
- Geçirmek, sürmek live a double life iki yüzlü hayat yaşamak
- Sağ olmak, hayatta olmak
nikahsız
- Aralarında nikâh olmadığı halde karı koca hayatı süren.
- Nikâhsız olarak
- Aralarında nikâh olmadığı hâlde karı koca hayatı süren
- Olarak
- Unmarried, out of wedlock.
nikahsız birliktelik
- Common marriage, concubinage.
birlikte
- Bir arada, beraberce, hep beraber
- Yanında, beraberinde.
- Joint.
- In collaboration with.
- In concur with.
- Unisonous.
- Together.
- As one man.
- Jointly.
- In common.
yaşamak
- (mecaz) Varlıklı, endişesiz, hoş vakit geçirmek, keyif sürmek
- (mecaz) Keyfi yerine gelmek, mutlu olmak, işleri yolunda olmak
- (mecaz) Bir durumu yaşar gibi olmak, bir durumla özdeşleşmek, duymak, hissetmek
- Canlılığını, hayatını sürdürmek
- Sağ olmak.
- Varlığını sürdürmek.
- Oturmak, eğleşmek.
- Geçinmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak veya olmak.
- Görüp geçirmek, başından geçmek
Türetilmiş Kelimeler (bis)
nikahsıznikahsız birlikteliknikahsız eşnikahsızlıknikahnikah başvurusu yapmaknikah dairesinikah düşmeknikah günübirliktebirlikte akanbirlikte akarak birleşenbirlikte akmabirlikte alınmışbirlikte anlamlı deyimbirlikte borçlubirlikte bulunanbirlikte çalışanbirlikte çalışmakbirlikbirlik çıkarına aykırılıkbirlik duygusubirlik haline getirmekbirlik ilkesi