live ne demek?
- Yaşamak
- Canlı, naklen
- Oturmak, ikamet etmek
- Geçinmek, ömür sürmek
- Canlı, diri, zinde, hayat dolu
- Hayata ait, yaşayanlara ait
- Beslenmek
- Geçirmek, sürmek live a double life iki yüzlü hayat yaşamak
- Hayat dolu
- Sağ olmak, hayatta olmak
- Yanan
- Elektrikle dolu (tel)
- Parlak (renk)
- Asıl yerinde bulunan (kaya)
- Hayatın tadını çıkarmak
yaşamak
- (mecaz) Varlıklı, endişesiz, hoş vakit geçirmek, keyif sürmek
- (mecaz) Keyfi yerine gelmek, mutlu olmak, işleri yolunda olmak
- (mecaz) Bir durumu yaşar gibi olmak, bir durumla özdeşleşmek, duymak, hissetmek
- Canlılığını, hayatını sürdürmek
- Sağ olmak.
- Varlığını sürdürmek.
- Oturmak, eğleşmek.
- Geçinmek.
- Herhangi bir durumda bulunmak veya olmak.
- Görüp geçirmek, başından geçmek
live a dogs life
- Başı dertten kurtulmamak, köpek gibi sürünmek
live a double life
- Ikiyüzlü bir hayat yaşamak.