birlik ne demek?
- Tek, bir olma durumu, vahdaniyet.
- Birleşmiş, bir arada olma durumu, vahdet.
- Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet.
- Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek.
- Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen.
- Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk
Birliğine dönerken karısını kendi anasının babasının yanına bıraktı.
N. Cumalı - Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması.
- Bölünmezliği içeren yalın bütün.
- Bir resmi oluşturan çeşitli öğeler arasında varlığını duyuran uyuşum.
- Bir film ya da televizyon izlencesinde, anlatılmak istenenin dağınıklığa yol açılmadan, ayrıntılara boğulmadan, ölçülü biçimde, bütünlük duygusu uyandırarak gerçekleştirilmesi durumu
- Türlü spor kurumlarının kendi aralarında oluşturdukları ve bağlı bulundukları topluluk.
- Combination.
- Unit.
- Corps.
- Troop.
- Alliance.
- Body.
- Brotherhood.
- Coalescence.
- Collaboration.
- Combine.
- Communion.
- Company.
- Confederacy.
- Conference.
- Contingent.
- Ensemble.
- Establishment.
- Fellowship.
- Force.
- Fraternity.
- Gild.
- Block.
- College.
- Concord.
- Consortium.
- Federation.
- League.
- Party.
- Pool.
- Solidarity.
- Unison.
- Sameness.
- Equality.
- Similarity.
- Corporation.
- Assocation.
- Oneness.
- Accord.
- Identity.
- Equity.
- Consolidation.
- Gemeinschaft.
- Sodality.
- Squad.
- Association.
- Unity.
- Union.
- Confederation.
- Einheit
- Unité
birlik çıkarına aykırılık
- Yapıt iyeleri birliğindeki bir kişinin birlik çıkarına aykırı davranması.
- Ingtransgression to Union interest.
- Transgression de l'intérêt d'Union
birlik duygusu
- Esprit de corps.