muhafaza ne demek?
Kökeni: Arapça
- Koruma, saklama, korunum
Zamanımızda kıymetli şeylerin muhafazası güçleşti.
B. Felek - Bk. koruma
- Zarar ve ziyandan sakınıp korumak.
- Protection.
- Conservation.
- Preservation.
- Casing.
- Repository.
- Tabernacle.
- Care.
- Maintenance.
- Guard.
- Keep.
- Guarding.
- Curing.
- Watch.
- Hold.
- Saving.
- Retaining.
- Storage.
- Housing.
- Enclosure.
- Covering.
- Custody.
- Keeping.
- Mount.
- Receptacle.
- Sheath.
- Upkeep.
koruma
- Korumak işi.
- Can güvenliğinin tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi saldırılardan korumak üzere görevlendirilmiş kişi.
- Bk. sakınma
- Filmin bozulmasını önlemek amacıyla alınan önlemlerin tümü.
- Kentlerin belli kesimlerinde yer alan çağbilimsel ve yapıtasarcılık değerleri yüksek yapıtlarla, anıtların ve doğa güzelliklerin -kentte bugün yaşayanlar gibi- gelecek kuşakların da yararlanması için her türlü yıkıcı, saldırgan ve dokuncalı eylemler karşısında güvence altına alınması. bkz. çevre korunması.
- (Ekonomi) Bankacılık alanında, bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması.
- Protective.
- Protection.
- Defending.
- Guarding.
muhafaza altına almak
- Korumak, saklamak, bir yerde tutmak, kapatmak.
- To protect, to guard.
muhafaza etmek
- Korumak, saklamak. (bir şeyi) olduğu gibi tutmak.
- Olduğu gibi bırakmak, kapatmak
- To guard.
- To watch.
- To keep.
- To protect.
- To conserve.
- To preserve.
- To retain.
- To convoy.