koruma ne demek?
- Korumak işi.
Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi.
Y. Kemal - Can güvenliğinin tehlikede olduğu düşünülen bir kimseyi saldırılardan korumak üzere görevlendirilmiş kişi.
- (Ekonomi) Bankacılık alanında, bir malda veya bir menkulde gelecekte ortaya çıkacak fiyat değişikliklerine karşı korunmak amacıyla vadeli bir sözleşme yapılması.
- Filmin bozulmasını önlemek amacıyla alınan önlemlerin tümü.
- Kentlerin belli kesimlerinde yer alan çağbilimsel ve yapıtasarcılık değerleri yüksek yapıtlarla, anıtların ve doğa güzelliklerin -kentte bugün yaşayanlar gibi- gelecek kuşakların da yararlanması için her türlü yıkıcı, saldırgan ve dokuncalı eylemler karşısında güvence altına alınması. bkz. çevre korunması.
- Bk. sakınma
- Protective.
- Protection.
- Defending.
- Guarding.
- Keeping.
- Preservation.
- Conservation.
- Escort.
- Guard.
- Bodyguard.
- Lifeguard.
- Film preservation, preservation.
- Covering.
- Aegis.
- Asylum.
- Conservancy.
- Convoy.
- Custody.
- Defense.
- Favor.
- Favour.
- Indemnity.
- Maintenance.
- Patronage.
- Retention.
- Safegu.
- Care.
- Safeguard.
- Safekeeping.
- Saving.
- Security.
- Shadow.
- Trust.
- Ward.
- Defence.
- Prevention.
- Prophylaxis.
- Auspices.
- Custodial care.
- Preserving.
- Safeguarding.
- Shield.
- Vindication.
- Aufbewahrung, Erhaltung
- Conservation
- Conservation du film
korumak
- Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek
- Güçlü bir kimse veya kuruluş, güçsüz birini veya bir şeyi desteklemek, himaye etmek
- Tehlikeye karşı denetimi altında bulundurmak, savunmak, müdafaa etmek.
- Tehlikeli, zararlı durumları önlemek.
- Bir şeyin eskimesini, yıpranmasını önlemek için gereken dikkat ve özeni göstermek.
- Süregelen bir durumun değişikliğe uğramasını önlemek.
- Karşılamak, denk gelmek.
- Charm.
- Encourage.
- Protect.
koruma alanı
- Sanctuary.
koruma altına alınmış arazi
- Park.