moral çöküntüsü ne demek?
- Manevi dirençsizlik, ruhsal yönden direnememe, cesareti yitirme
Güneybatı Anadolu ekicileri arasında umutsuzluk belirtileri, moral çöküntüsü açıktı.
N. Cumalı
moral
- Bir insanın ruhsal gücü, manevi güç, yürek gücü, maneviyat.
- Bk. gönülgücü
- To moralize.
- Esprit de corps.
- Morality.
- Morale , morality , morals.
- To morals or ethics; 'moral philosophy'.
- Arising from the sense of right and wrong; 'a moral obligation'.
- Based on strong likelihood or firm conviction rather than actual evidence; 'a moral certainty'.
- Relating to, dealing with, or capable of making the distinction between right and wrong in conduct.
moral action
- Ahlaki eylem
çöküntü
- Bkz. depresyon, ruhsal çöküntü
- Çökme.
- Çöken şeylerin kalıntısı, enkaz.
- Suyun dibine çöken şeyler.
- Jeolojik bir olay sonunda oluşan toprak çöküklüğü.
- Gerileme, kriz
- Uyaranlara karşı duyarlığın, iş yapabilme gücünün, kendine güvenin azalarak karamsarlığın, umutsuzluğun güçlenmesiyle ortaya çıkan ruhsal bozukluk, depresyon.
- Uyaranlara karşı duyarlığın, işe girişme gücünün, kendine güvenin azalıp karamsarlığın güçlenmesi durumu.
- İktisadi dalgalanmanın daralma aşamasında büyüme oranında meydana gelen sürekli ve alışılmamış düzeyde düşüşle birlikte yüksek işsizlik oranlarının yaşandığı iktisadi bunalım durumu. krş. patlama
- Breakdown.