moral disposition ne demek?
- Ahlak
ahlak
- Bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları
- İyi nitelikler, güzel huylar
- Mutlak olarak iyi olduğu düşünülen veya belli bir yaşam anlayışından kaynaklanan davranış kuralları bütünü.
- Bir kimsenin iyi niteliklerini veya kişiliğini ifade eden tutum ve davranışlar bütünü, mizaç.
- (Hulk.C.) Huy, tabiat. İnsanın davranış tarzı, tutum ve tavrı, bir cemiyette makbul ve iyi sayılan davranış kuralları. Bu kural ve kaideleri inceliyen ilim. Ahlakın kaynağı ve mahiyetini inceliyen felsefe.Filozoflar hangi hareketlerin iyi, hangilerinin kötü olduğu ve insanın neden ahlak kaidelerine uyması gerektiği konusunda ortak bir fikre varamadılar. Kimi menfaati, kimi saadeti, kimi de vazifeyi ahlakın temeli saydı. İslam ahlakı ise ahlakın temeli Allah'ın emrine uygunluğu ve gaye olarak da Allah rızasını almakla insanı şahsi veya içtimai (toplumsal) bencillikten kurtarmıştır. Ahlakı da cemiyetten cemiyete ve zamanla değişen keyfi ve tesadüfi kaideler yığını olmaktan çıkarıp Allah'ın emirlerine uygunluğu esas almakla, birlik ve beraberliği ve devamlılığı sağlamıştır. (Bak: Hulk)
- 1-Toplu olarak yaşayan bireylerin uymak zorunda bulundukları eylem ve davranış kurallarına verilen ad. 2. Bir kimsenin içinde yaşadığı toplumsal çevrenin törelerine uyma yetisi.
- Morals.
- Morality.
- Character.
- Ethic.
moral
- Bir insanın ruhsal gücü, manevi güç, yürek gücü, maneviyat.
- Bk. gönülgücü
- To moralize.
- Esprit de corps.
- Morality.
- Morale , morality , morals.
- To morals or ethics; 'moral philosophy'.
- Arising from the sense of right and wrong; 'a moral obligation'.
- Based on strong likelihood or firm conviction rather than actual evidence; 'a moral certainty'.
- Relating to, dealing with, or capable of making the distinction between right and wrong in conduct.
moral action
- Ahlaki eylem
disposition
- Kullanma yetkisi, tahsis
- Bkz. dispozisyon
- İdare, nizam, tanzim
- Emir, kural
- Yapı, yetenek
- Düzen, tertip
- Eğilim, temayul
- Mizaç, tabiat, huy
- İstidat, hal
- İstek, yaradılış