makbule ne demek?
Kökeni: Arapça
- Kabul olunmuş, alınmış.
- Beğenilen.
- (bkz. makbul)
kabul
- Onay
- Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olma
- Konukları veya işi olanları yanına, katına alma
- Sunulan bir şeyi, armağanı alma.
- Bir öneriyi uygun bulma, onaylama.
- Bir yere alınma.
- Akseptans.
- Bir poliçenin, adına çekilen kişi tarafından imzalanarak, borcun ödeneceğinin onaylanması.
- Bir bankanın kendi üzerine çekilen poliçeye "kabul edilmiştir" şerhini koyması.
- Bir malı satın almak için kabul ettiğini bildiren sözdür. (Bak: İcab)
makbul
- Beğenilen, hoş karşılanan.
- Kabul edilen.
- Geçer, geçerli.
- Kabul olunmuş, alınmış, alınan.
- Beğenilen.
- Hoş karşılanan.
- (Makbule) Kabul olunan. Beğenilen. Sevablı.
- Accepted.
- Acceptable.
- Agreeable.
makbule geçmek
- Çok beğenilmek, hoşa gitmek, işe yaramak.
- Wohltuend sein.
makbul
- Beğenilen, hoş karşılanan.
- Kabul edilen.
- Geçer, geçerli.
- Kabul olunmuş, alınmış, alınan.
- Beğenilen.
- Hoş karşılanan.
- (Makbule) Kabul olunan. Beğenilen. Sevablı.
- Accepted.
- Acceptable.
- Agreeable.