luxuriate in ne demek?
- Tadını çıkarmak
- Vakit geçirmek
- Tat almak
luxuriate
- Bol yetişmek
- Lüks yaşamak
- Pek çok zevk almak
- Külfetli şekilde yetişmek
- Bolluk içinde yaşamak
luxuriance
- Bolluk
in
- Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk.
- Mağara.
- İnsan.
- Bkz. kovuk, mağara.
- Koyun pisliği
- (edat) içinde, -de, -da
- Lair.
- Cave.
- Hole.
- Burrow.