last but not least ne demek?
- Son fakat aynı derecede önemli.
last
- Sonuncu
- Dayanmak, yetmek
- En son, son olarak
- Son
- Sürmek, devam etmek
- Geçen, önceki, evvelki
- En sonraki, en gerideki
- Kundura kalıbı
- Sürmek, baki olmak, devam etmek, dayanmak
- Bozulmamak, bitmemek, tükenmemek
last but one
- Sondan bir önceki, sondan ikinci
but
- İnsan vücudunun kalça ile diz arasındaki bölümü.
- Hayvanların, arka bacaklarının gövdeye bitişik olan dolgun, etli bölümü
- Kalça ekleminden, ayak bileğine kadar uzanan bölgenin kemikli et parçası.
- Hind leg, round.
- Buttock.
- Croup, croupe.
- Gigot.
- Except with; unless with; without.
- Rump.
- Except; besides; save.
not
- Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı
- Okullarda öğrencinin dersle ilgili bilgi ve beceri düzeyini göstermek üzere öğretmenlerce verilen sayı, derece.
- Bir şeyin niteliği üzerine edinilen kanı.
- Bk. yazıntı
- Safhaları ve soruşturma aşamalarının kaydedilmesi suretiyle, hem kolluğun yaptığı faaliyetlerin mahkeme safhasında ispatlanmasını hem de aradan uzun zaman geçse bile en ufak ayrıntıların hatırlanmasını sağlayan bir doküman.
- Okullarda öğretmenlerce her öğrencinin başarısı üzerinde edinilen kanıyı, varılan yargıyı gösteren değer.
- Mark, degree.
- Grade.
- Note.
- Mark.
Türetilmiş Kelimeler (bis)
lastlast but onelast chancelast come first servedlast comerlast consumption datelast decadelast ditchlast ditch effortlast ditch standlaslas ülkesilas vegaslasalasafbutbut alsobut bifteğibut dilmesibut forbut notbut onlybut takımıbut thebut thenbubu abdestle daha çok namaz kılınırbu adam beni rahatsız ediyorbu akşambu akşam almam gerekiyor.