koyarken ok atma ne demek?
- Türk cambazının bir becerisi : İp üzerinden kayıp aşağı inerken ok atma becerisi.
koyar
- İki akarsuyun birleştiği yer.
- Put, place, set, plant, lay, position, rest, stick, closure, dot smb.
- One, lay down, lay on, park, put down, set down, sting.
koyacak
- İçine öteberi koymaya yarayan şey.
- Put, place, set, plant, lay, position, rest, stick, closure, dot smb.
- One, lay down, lay on, park, put down, set down, sting.
ok
- Yayla atılan, ucunda sivri bir demir bulunan ince ve kısa tahta çubuk.
- Yön göstermek amacıyla belli yerlere konulabilen, oka benzer işaret.
- At arabası, kağnı vb. araçlarda koşum hayvanlarının bağlandığı ağaç
- Bir dairede bir kirişin ortasında bu kirişi gören yayın ortasına indirilen doğru parçası.
- Yay veya arbaletle fırlatılan, sivri metal uçlu ve ahşap gövdeli ateşsiz silah.
- Yayla fırlatılan, ucunda sivri bir taş, demir, kemik parça bulunan avlanma ya da savaş aracı. bk.ok kurbanı.
- LOGI The requested operation was successful.
- Old Kingdom.
- Barb.
- Shaft.
atma
- Atmak işi.
- Pamuktan dokunmuş bir tür bez. (Dokumacılık)
- Atmak işiyle meydana gelmiş olan.
- Aşı ve sürgünlerin kendiliğinden ayrılması.
- Bir taraftan öbür tarafa uzatılan ağaç parçası veya uzunca maddeler.
- Resmin renginin güneş ışığında kalarak uçması.
- Patlayıcı yardımıyla herhangi bir maddeyi veya toprağı parçalara ayırma.
- The soul which is considered immortal.
- Inner Reality , , Soul, but also: body, spirit, senses End of the I-illusion; Self-remembrance in unity with Krishna Atma: 'the Sun of Suns, the Effulgence of Effulgences; it is the Supreme Light, the Swayamjyothi, the Self-effulgent' Atma: Unconquerable, indestructible, unlimited, the Existence-Knowledge-Bliss-wave of the ocean that is God.
- Atma.