karşıdan karşıya geçirmek ne demek?
Traverse.
karşıdan karşıya geçmek
Walk across the street, cross over.
karşıdan esen rüzgar
Headwind.
karşıya
To the other side, across the street, across.
geçirmek
- Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak.
- Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek
- Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek.
- Tespit etmek, yazmak, kaydetmek
- Bir şeyi kendisine ayrılmış olan yere yerleştirmek, takmak
- Yola çıkan birini uğurlamaya gitmek, selametlemek, teşyi etmek.
- Bir süre yaşamak, oturmak, kalmak
- Giymek, giyinmek
See smb.
To the door.